29 Aralık 2012 Cumartesi

Düşüş


Yıl 29 Aralık 3246 e206 sefer numaralı Ariel adlı Uluslararası Uzay Birliğine bağlı kargo gemisinde 1. İletişim Subayı olarak 2. Görev yılım içerisindeyim. Şu an kargomuzda 52 uzun uyku kapsülü (U.U.K) içerisinde yargılanacak direnişçiler mevcut. Tam olarak 19 saat 57 dakika sonra Osiris uzay istasyonundan 42 direnişçi daha alıp 2 yıl 12 gün sürecek Dünya yolculuğumuza başlayacağız. 8 saat sürecek yükleme ve tedarik sırasında uzun bir mola imkânı bulacağım.

Sorunsuz geçen inişin ardından, ortak dinlenme alanında protein ve enerji açısından güçlendirilmiş tatsız yemeğimi yerken çalışma grubumdan 4. Teknik Subay içeri giriyor. Kimseyle fazla muhabbete girmememe rağmen özellikle kendisiyle herhangi bir diyaloğa girmekten çekiniyorum. Tamamen kadınlara yönelik iticiliğinden kaynaklanıyor.  Masamın önündeki büfeden kendine içecek alıp selam veriyor. O kadar boş yer varken izin isteyip masama oturuyor. Umursamadan yemeğimi yemeğe devam ediyorum. Bu seferdeki kargomuz hakkında ki görüşlerini bildiriyor. Anladığım kadarıyla U.U.K tekniğinin cezalandırma amacıyla kullanılmasını uygun bulmuyor.  Sanırım kur yapma öncesi konuya girmek amacıyla açılmış öylesine bir konu yüzüne bakmadan başımı sallayarak yemeğimi bitiriyorum. İşim olduğunu söyleyerek kalkıp hızla uzaklaşıyorum. Kontrollerimi yapıp hazırlanmak için gerekli süreye sahibim. İşlerimi bitirdikten sonra omuzumdaki haberleşme ekranına Osiris’ten gelecek Kargo Teftiş Subayını karşılama ekibinin de olduğum mesajı geliyor. Benim için çok şaşırtıcı değil 16 kişilik uçuş ekibi içerisindeki ikinci kadın Subay olduğum için ihtimalim yüzde elliydi. Bu durumda mesajdaki 5 kişilik ekip teftiş sonrası aynı zamanda kalkış ekibinde yer alacak; diğerleri uzun uyku durumu için hazırlanırken biz gereken işlerimi yapıp kalkıştan 6 saat sonra otomatik pilota devreye soktuktan sonra uzun uyku kapsüllerine geçiş yapacağız. Üniformamı giydikten sonra işim gereği uzun yıllardır kısa kestiğim saçlarımı düzeltmek çok zamanımı almıyor. Bazen çocukluğumdaki uzun saçlarımı özlüyorum. Haberleşme ekranımdaki alarm çalıyor yerime geçmek için odamdan ayrılıyorum.  Beş kişilik ekibimiz 2. Kaptan, ben, yılışık 4.Teknik Subay, U.U.K kontrolörü ve gemi doktorlarından birinden oluşuyor. Osiris Kargo Teftiş Subayı ve 4 askerini kargo girişinde karşılıyoruz. Gerekli brifleri paylaşırken uzun uyku kapsüllerindeki son direnişçilerde kargoya yükleniyor. Teftişimiz tamamlanırken mürettebatın geri kalanının kapsüllere yerleştiği haberi geliyor. 2. Kaptan şifresini tuşlayarak mürettebatın uyanış zaman sayacını devreye sokuyor. Direnişçilerin maalesef böyle bir şansı yok. Bu sırada Kargo kapak kontrolleri Osiris teknik ekibi tarafından yapılıyor. Kargo Teftiş Subayı ve askerleri gemiyi terk ederken 4 Osiris teknik elemanı hala içerde panellerin kontrolünü yapıyor. Ben 2. Kaptanın yanında haberleşme panellerimiz üzerinden son kontrolleri yapıyoruz. U.U.K kontrolörü ve doktor mürettebatın kapsüllerinin ve sağlık durumlarının kontrollerini bitirmiş son direnişçi kapsüllerinin panellerine bakıyorlar. O sırada 4. Teknik subayın Osiris teknik ekibinden birinin yanına gittiğini göz ucuyla görüyorum. Bir şeyler söylüyor ama ne dediğini buradan duyamıyorum. Oldukça gergin görünüyor. Sonra yanından ayrılıp ana kargo platformundaki panele ilerliyor. Ekrandaki otomatik kalkış sayacı 00.10.34 ü gösteriyor. Osiris teknik ekibi alet çantalarını topluyor.  2. Kaptan doktorun yanına doğru ilerliyor. Bundan sonra olacaklar karşısında aldığım hiçbir eğitim işe yarar değil.  Osiris teknik ekibinden kaptana yakın olan çantasının içinden Polioner  410  tipli direnişçilerin yaygın olarak kullandığı hidrojen silahını çıkarıp kaptana ateş ediyor. Her şey yavaşlıyor.  İkaz lambaları yanmaya ve siren sesi kulaklarımı acıtmaya başlıyor. Kargo kapısı kapanmak üzere, geri sayım sayacı sıfırlanmış kalkış gerçekleşiyor. Kapıya en yakın olan benim silah sesiyle doktor ve U.U.K kontrolörünün bana doğru koştuğunu görüyorum. Arkamdaki kapı paneline acil durum şifresini girip kişisel kartımla kapıyı açıyorum. 4. Teknik subayını hiçbir yerde göremiyorum.  Diğer  4 Osiris teknik elemanında ellerinde silah var ama ses ve ışıklar kafalarını karıştırmış gibi. Hiç birimizin silah taşıma ve kullanma yetkisi olamaması çok kötü. Doktor ve kontrolör kapıdan geçince kapıyı kilitliyorum bu biraz zaman kazandırabilir. Heme  Batı kanadındaki panik odası mantığında geliştirilen acil durum odasına koşuyoruz. Kalkış oldukça sarsıntılı ayakta durmakta zorlanıyoruz. Panik odasına geldiğimizde kendi kod ve kartımı kullanarak kapıyı açıp arkamızdan kilitliyorum. Açılması için bulunan kart sadece Birinci kaptanda var artık. 4. Teknik Subayın öldüğünü düşünüyoruz.  Direnişçiler tarafından saldırıya uğradık ve kurtulma şansımız çok düşük. Gönderdiğim acil durum kodundaki mesaj dünyaya günler sonra ulaşacak ve Osiris’in havalandıktan sonra müdahale ekipleride yetersiz. Kapı dayansa bile içeride yiyecek ve mühimmatın 2 yıl dayanma olasılığı yok.  Doktor sanırım panik atak geçiriyor nefes almakta zorlanıyor kontrolör onu sakinleştirmeye çalışıyor. Ben mühimmat listesine bakıp hesaplama yaparken kapıda  4. Teknik subayı görüyorum anlından kan akıyor. Panik içerisinde kapıya vuruyor. Ona kapıyı açamayacağımı ve doğu kanadındaki odaya ulaşması gerektiğini söylüyorum. Yüzü bembeyaz oluyor. Ateş sesi duyuyoruz.  Teknik subay kaçmaya başlıyor. Arkasından iki tane mahkûm giysisiyle direnişçi koşuyor. Kurtulma olasılığımız neredeyse hiç kalmadı kaptan ve mürettebatın kapsüllerine ulaşıp kodları almışlar ve direnişçileri uzun uyku durumundan uyandırmışlar. Bizi de fark etmeleri an meselesi.  Elimizde sadece beklemek geliyor.

Çok uzun gibi gelen bir süre sonunda tüm silah sesleri kesiliyor. Doktora sakinleştirici vermek zorunda kaldık pek kendinde değil sayıklıyor. Kontrolör elinde haberleşme panelinden ailesine ait olduğunu düşündüğüm bir fotoğrafa bakıyor. Neyse ki benim böyle sorunlarım yok. Ben Uzay Araştırmaları Enstitüsüne bağlı bir üretim insan olduğum için ailem yok sadece donörlerim var. Kafamdaki çip sayesinde de aşırı duygulardan arındırılmış, acil durumlarda ani karar verme yetimin artması amacıyla beynimin bazı noktaları her zaman uyarılmış durumda. Panik odası kapısının alarmı çalışmaya başladı. Biri kapıya açılış kodunu giriyor ve bunun kaptan olduğunu hiç sanmıyorum. Kapı açılıyor. 4. Teknik subayın kafasına silah dayanmış arkasında 4 direniş askeri var. Teknik subay her istediğinizi yaptım lütfen beni öldürmeyin diye yalvarıyor. Hain bize ihanet etmiş belki de uzun süredir bu işin içinde.  Anormal seviyelerin üstünde bir tiksinme duygusu hissediyorum.  Onu içeri itiyorlar ayaklarımın tam önüne kapaklanıyorum. Doktor sanırım ağlıyor. Bu sırada direnişçiler kenara çekiliyor ve arkalarında üzerinde mahkûm giysiyle direniş lideri duruyor. Kargomuzda onunda dâhil olduğunu bilmiyordum. Diğerlerinin yüzünden de bilmedikleri anlaşılıyor. Belki de gizli bilgiydi. Bize bakıyor, rütbelerimiz gözden geçiriyor. Dudağının kenarı kıvrılıyor ve umursamaz bir el hareketi yapıp gidiyor. Askerlerden biri kapıyı kapatırken iyi uçuşlar diliyor. Sakinliğimi korumakta zorlanıyorum çünkü hazırlıklar yapılmadan tasfiye kapısını açacaklar. Ancak acil durumda üst rütbelilerin onay kodu ile yapılabildiğini ve tüm kodların ellerinde olduğu düşünülürse tek cevap bu.  24.000 metre yükseklikteyiz ve giysileri giyip tasfiye portuna binme olasılığımız düşük. Hemen maskeleri takmalarını söylüyorum. Doktor sanırım fazla doz almış hala kendinde değil. Teknik subayda panikten elleri titriyor. Kontrolör aralarındaki en iyi durumda olan hemen oksijen maskelerini takıp panele yöneliyor. Haberleşme panelimi tasfiye aracına bağlayıp gereken işlemleri yapmaya çalışıyoruz. Aracın uçuş takımları çalışmıyor. İniş takımlarını hazırlayamayız, paraşüt sistemine güvenmek zorundayız buda metrelerde serbest düşüş yapacağımız anlamına geliyor. Kasklarımız ve maskelerimiz takılı, kemerlerimizi yeni bağlamayı bitirmişken kapı açılıyor. Hava boşluğu tarafından anında çekiyoruz. Savrulurken sanırım denge modülü çalıştırmayı başardım artık dönmüyoruz. Birleşik koltuklardan oluşan tasfiye modülünde serbest düşüşteyiz. Kontrolümü kaybediyorum sanırım eğitimim ve çipinde belli sınırları var. Nefes almakta zorlanıyorum görüşüm bulanıklaşıyor. Hemen yanımdaki teknik subaya bakıyorum  koltuk kenarlarını sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuş. Onun yanındaki doktorun bayılmış olduğunu düşünüyorum. Kontrolör hala kendinde gibi panelinde bazı işlemler yapıyor ama ekranda sürekli ikaz uyarıları çıkıyor. Kontrolümü tekrar sağlıyor gibiyim. Kendi panelime baktığımda paraşüt takımında bir sorun olduğunu görüyorum. Kurtulma olasılığımız artık sıfır. Serbest düşüşe devam ediyoruz. Zemin gittikçe yaklaşıyor. Hiç olmadığım kadar rahatladığımı hissediyorum. Bu duyguya oldukça yabancıyım.  Teknik subay bana bakıyor. Bacağımı sıktığını hissediyorum. Doktor kendine geliyor gibi. Kontrolör bana bakıp başını olumsuz anlamında sallıyor sonrada mırıldanmaya başlıyor sanırım dua ediyor.  Her şey olduğundan çok daha yavaş belki de çipim bozuldu. İçimi bir huzur kaplıyor.  Ölüm korkusu şartlandırma eğitiminden de kaynaklanıyor olabilir. Zemin artık daha da yakın öleceğimi biliyorum ve umursamıyorum. Gülümsüyorum, yüzüm geriliyor. Alışık olmadığım bir mimik daha. Aniden gelen rüzgâr akımıyla savrulmaya başlıyoruz. Hızlı dönüşlerle zemine çakılıyoruz. Sanırım hala gülümsüyorum. Koltuklarımızdan savruluyoruz sırt üstü zemine çakılıyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Seri bir dürtüyle ayağa kalkmak istiyorum. Sanki bir tuşla tüm bu düşüşü iptal edebilirmişim gibi uzanmak istiyorum. Ciğerlerime kan doluyor. Boğuluyorum. Her şey aniden kararıyor.

Ben Uzay Araştırmaları Enstitüsü Üretim İnsan Çipi Denetçisi W001, seri 006 üretim kodu 1290004 olan üretim insanın çipini analiz edip,  bazı tutarsızlıklar keşfettim. Çipi çok fazla hasara uğradığı için tam olarak emin olamamakla birlikte yukarda bulunan son günlük bilgilerine göre kendisinin gereksiz duygu ifadeleri ve tepkileri geliştiğini katalog birimine ilettiğimi bildiririm.